Üst üste 3 depremin işaret ettiği nokta! ‘Geliyor’ demişti: 756 yıllık sessizlik bozuldu mu?

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – 6 Şubat Depremleri’nden etkilenen 11 ilden biri olan Adana’da derin yaralar açılmış ve 13 apartman yerle bir olmuştu. 418 kişinin yaşamını yitirdiği Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası ise Adana merkezli yaşanabilecek bir deprem olup olmayacağı ise gündemden hiç düşmedi. 7 Ağustos sabahı 05.32 de kaydedilen 4.6 büyüklüğündeki sarsıntı, peşi sıra gelen depremlerle Kozan halkını uykusundan uyandırınca, ‘Adana’da büyük bir deprem olabilir mi?’ soruları yeniden akıllara geldi. Adana için büyük ve yıkıcı bir deprem olasılığını Milliyet.com.tr’ye değerlendiren Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı ve Jeoloji Mühendisleri Odası Deprem Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Pampal, 2023’te olanları işaret ederek dikkat çeken uyarılarda bulundu.

?

ÜST ÜSTE 3 DEPREM NE İFADE EDİYOR?

25 Temmuz 2023 sabahı saat 08.44’te Adana Kozan’da 5.5 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmişti. Bu deprem 6 Şubat’taki 2 büyük depremden 6 ay sonra kaydedildiğinden, Adana’da büyük bir korku yaşanmıştı. Çevresinde çok sayıda fay olması nedeniyle deprem söz konusu olunca gündemden düşmeyen Adana, bu depremden yaklaşık 1 yıl sonra, 7 Ağustos 2024’te bir kez daha güne panikle başladı. Saatler 05.32’yi gösterdiğinde pek çok kişiyi uykusundan uyandıran sarsıntının büyüklüğünü AFAD 4.6, Kandilli Rasathanesi ise 4.8 olarak açıkladı. Ancak AFAD’ın verileri bölgede 1’er dakika arayla 3 deprem olduğu yönündeydi. Yani 05.32’de 4.6, 05.33’te 4.5 ve 05.34’te 4 büyüklüğünde 3 deprem, ‘son depremler’ listesinde yerini almıştı. İlk sarsıntıdan 26 dakika sonra ise 3.7 büyüklüğünde bir deprem daha kayıtlara geçti. Ancak tüm bu depremler arasında ve sonrasında pek çok mikro deprem yaşandı. Peki tüm bunlar neyi ifade ediyor? Prof. Dr. Süleyman Pampal şöyle açıkladı:

“İlk deprem, 3-5 saniye kadar kısa sürdü. Ben de bölgede olduğumdan ilkini çok net hissettim. İkinci deprem ilkinin artçısı değil. Aynı anda farklı noktalara kırılmış iki fay söz konusu olabilir. Küçülerek devam ediyor depremler. Bu bölgede biraz daha büyük deprem olursa şaşırtıcı olmaz. Ancak yine de 5.5 ila 6’yı geçecek depremler beklemiyoruz. Biraz daha kuzeyde, Kozan’ın kuzeyinde geçen sene 5.5 büyüklüğünde bir deprem üreten fay var. Onun da hemen 5 kilometre yakınında kuzey doğusunda Akçaluşağı Fayı var. Orada 5 ila 6 arasında aktif deprem üretecek faylar var. Onlar kırılabilir, tabii ki ne zaman bilmiyoruz ama geçtiğimiz günlerde Akçaluşağı Fayı’nın çok fazla beklemeyeceğini söylemiştik.”

ADANA’YI ETKİLEYEBİLECEK DEPREMLER NEREDE OLABİLİR?

Adana merkezli depremlerin tarihi oldukça eskiye dayanıyor. 1268’de yaşanan Kilikya Depremi de onlardan biri. Prof. Dr. Sülayman Pampal’a göre Adana’da yaşanan, binlerce yıl öncesine dayanan tarihsel dönem depremleri var. 1268 Kilikya depreminin merkezinin ise eski adıyla ‘Sis’ yani ‘Kozan’ olduğu kayıtlara geçmişti. Bu da tam olarak bugünkü depremlerde olduğu gibi, Adana şehrinin kuzeydoğusuydu. Bu noktanın yakınlarında yaşanan tarihsel dönem depreminden sonra en net şekilde kayıtlara geçmiş bir deprem daha vardı. 1268’den 730 yıl sonra, 2024’teki 1’er dakikalık arayla yaşanan depremlerden önce, 1998’de 145 kişinin yaşamını yitirdiği 6.3 büyüklüğünde olduğu açıklanan Adana-Ceyhan depremi kayıtlara geçti. Bu depremden hemen sonra açıklama yapan ve Türkiye’nin en önemli bilim insanları arasına adını yazdıran dönemin Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, sarsıntının Adana civarında 36.90 enlem, 35.7 boylama tekabül eden noktada meydana geldiğini vurgulayarak, Karataş Fayı’nı işaret etmişti. Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara o depremin merkez üssü olan Karataş Fayı üzerinde 1945 yılında 6.5 şiddetinde bir deprem daha meydana geldiğini de hatırlatmıştı.

Prof. Dr. Süleyman Pampal Adana’yı etkilemiş ve etkileyebilecek faylara ilişkin, “Adana’nın yakın çevresinde 6.5’ten büyük deprem üretecek, bildiğimiz aktif fay yok. Faylar var ama onlar aktif değil. Kozan Fayı var, Karataş, Yumurtalık fayları var, bunlar tartışmalı noktalar. Oldukça uzun zaman sürüyor kırılmaları. Tarihsel dönemde, binlerce yıl önce kırılmış ama Adana’ya çok yakın değil. Adana’yı etkileyecek Kayseri civarında faylar var. Orta Anadolu Fayı dediğimiz fay Mersin’den Kayseri’ye kadar gidiyor. Ecemiş, Yeşilhisar ve Deliler Fayları var. Orada çok sayıda yıkıcı deprem yaşandı. 1071’de ve 1717’de 8 binden fazla kişiyi hayattan koparan ve tahmini büyüklüğü 6 ila 7 arasında olan deprem, Kayseri’yi tamamen yıkmıştı. O bölgede de zamanını söyleyemesek de deprem tehlikesi var. Kozan’da tarihsel dönemde depremler var. Ancak aletsel dönemde 6’dan büyük pek deprem yok. Kozan’da İmamoğlu’ndan başlayıp güneye giden İmamoğlu Fayı var. 1998’de buranın yakınlarında bir deprem var, Adana-Ceyhan Depremi” diye konuştu.

TÜRKİYE’DE DEPREM TEHLİKESİ EN YÜKSEK NOKTALAR

Sabah saatlerinde Milliyet.com.tr Özel Haberler Servisi’ne yaptığı açıklamada Girit’e dikkat çeken Prof. Dr. Pampal’ın konuşmasından sonra, saatler 11.23’ü gösterdiğinde 5.2 büyüklüğünde bir deprem kaydedildi. Bu depremden 2 dakika önce 4.3, 14 dakika sonra ise 4.7’lik birer sarsıntı daha yaşandı. Adana ve çevresindeki deprem tehlikesine değindikten sonra, Türkiye’nin her bölgesinde yaşanabilecek sarsıntılara ve büyük deprem olabilecek noktalara dikkat çeken Prof. Dr. Süleyman Pampal, 5 önemli yeri şu sözlerle işaret etmişti:

“Türkiye’de yakın gelecekte tehlikenin büyük ve yakın olduğu bölge, Yedisu Fayı ve Bingöl, yani Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAF) kesiştiği bölgenin yakını. Yedisu zaten 1784’teki 7.6’lık depremden sonra sismik boşluk konumunda. Bir de Hatay’dan güneye doğru Ölüdeniz Fayı var. Marmara’nın kuzeyi ve güneyi orta Marmara, Bursa civarı, Bursa’nın içinden geçen ve 7 üzeri deprem üretecek fay var. Bunun yanında Rodos-Girit hattında son günlerde depremler oluyor. Orası da levha sınırı ve tarihsel dönemde 8’in üzerine çıkan depremler var. Kayıtlara geçen 8 ila 10 deprem var. Bu noktada da depremler beklenebilir. Tsunami de söz konusu olabilir. Doğu Akdeniz ve Güney Ege’ye de dikkat edilmeli.”

Author: Seher Alp

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir