Sis farları, sadece gösteriş amaçlı yakanlar bir kenara dursun, aslında işlevsel bir özellikti.
Görüşün azaldığı yağmurlu ve sisli havalarda hayat kurtarıcıydı bile denebilir. Eskiden ön tamponun alt kısmına yerleştirilen bu farlar, artık yeni otomobillerde gerekli görülmüyor.
Otomobil üreticileri, uzun yıllardır kullanılan halojen araba farları yerine artık LED farları tercih ediyor.
LED farların en büyük avantajı, verdiği beyaz ışık sayesinde özellikle gece, sisli ve yağmurlu havalarda araba kullanırken çok daha kaliteli bir görüş açısı sağlaması. Bu sistemler, otomatik olarak hava koşullarına göre ayarlanabiliyor ve böylece sis farlarının işlevini başka yollarla yerine getirebiliyorlar.
Öte yandan artık çoğu yeni otomobilde gördüğümüz adaptif far sistemleri de sis farına ihtiyacı ortadan kaldıran etmenlerden.
Adaptif far sistemi, aracın hızına ve direksiyon açısına bağlı olarak farların yönünü ayarlıyor ve sürücü için en doğru aydınlatmayı sağlıyor. Sisli hava koşullarında yolu daha iyi aydınlatmak için yolun daha uygun bölümlerine odaklanıyor ve ışık yoğunluğunu otomatik olarak optimize ediyor. Bu da sürücü için daha iyi bir görüş açısı demek.
Daha premium otomobillerde gördüğümüz lazer far teknolojisi de sis farlarını tarihe gömen teknolojilerden.
Yoğun ve uzun mesafeli bir ışık hüzmesi sunabilen bu farlar, LED farlara göre de daha yüksek bir aydınlatma kapasitesine sahip. Özellikle sisli havalarda ve görüş alanının düştüğü durumlarda, ışığın yol üzerinde daha uzak mesafelere ulaşmasını sağlayarak sürücülere daha iyi bir görüş alanı sunuyorlar.
Tüm bu teknolojik faktörlere ek olarak otomobil üreticilerinin artık daha minimalist tasarımlara yönelmek istediğini de hatırlatalım.
Sis farı yerine o bölümde sürüş güvenliğini artıracak farklı sensörleri kullanmayı tercih ediyorlar. Bu hem otomobilin tasarımında daha dikkat çekici bir görünüş sağlıyor hem de alandan kazanmalarına imkan veriyor.
Arabaları daha yakından tanımak isterseniz: